Bilgi Çöplüğü

Koca bir çöp kutusu taşıyoruz içimizde. Çalışırken fark ettiğim bir konu bu aslında. Literatür taramasının bir konuyu enine boyuna öğrenmek adına gerekli olduğunu düşünürdüm önceleri. Şimdi ise bakıyorum da yaşamadığım veya yaşamamın, tecrübe edinmemin çok da mümkün olmadığı kavramların çöplüğüne dönmüş bir beyin taşıyorum. Koca bir çöp tenekesi!

Eğitim bilimciler öğrenmeyi literatürde  “kalıcı izli davranış değişikliği” olarak tanımlıyor. Farkındaysanız literatür dedim. Kısacası bir şey davranışımıza yansıyor ise davranışlarımızda somut değişkenlik sağlıyor ise öğrenme gerçekleşmiş diyor. Kavramlar her ne kadar kıymetli olsa da yargılarımızın birçoğu kitapta kalan birkaç şeyden ibaret. Peki, en son ne zaman öğrenme hususunda davranış değişikliğini yaptığımı fark ettim? Sanırım bugün.

KPSS telaşına düştüğümden bu yana bayağı bilgi süngeri olarak kullandığım beynime doluşan kavramlar, gündelik yaşam bilgeliğimde ne derece kullandığım bilgiler? Düşünmek zorunda kalmadığım bilgi paketçikleri hayatımın bu döneminde ihtiyaç duyduğum şeyler olsa da ne yazık ki kendi şahsımda demlediğim düşüncelere bir yerde ket vuruyor. Çalıştığım dersler için öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediğini akademik olarak bilme düzeyinde ölçebiliyoruz günümüzde. Doğrudan sorular sorsanız şıkları vermeseniz bile bu, şu demek diyebilirim. Lakin gündelik yaşamda karşılığı olan şeyler olsalar bile farkındalık içinde kalıcı davranış değişikliği sağladıklarını düşünmüyorum.

Oku oku oku… Sonrası ne? Mesela Çernezyom denilen toprağın, kara toprak olduğunu ve verimli olduğunu biliyorum. Erzurum-Kars civarında bulunduğunu, yaz döneminde kar sularıyla beslenip “Alpin” denilen çayırların üzerinde yetişmesine imkân verdiğini de biliyorum. Biliyorum ama tecrübe ederek değil. O yörede yaşayan ve büyükbaş hayvancılık yapan birine sorsanız toprağın adını bilmese de cevap verir. Şimdi o mu kalıcı izli davranış değişikliği ile öğrenme sağladı yoksa okuyarak bildiğim için ben mi?

Her gün birçok bilgiye maruz kalmama rağmen kaçı ile hakiki manada haşır neşir olarak yaşamıma aldım? Bu yüzden diyorum; Çöplük taşıyorum kafamda!

Sokrates doğru yapmış olabilir, mayotik denilen soru sorma teknikleri ile aslında boş bir levha gibi olmadığımızı anlatmaya çalışmış. Evet, kitabi bir bilgi daha öğrenip mi yaptı bunu? Hayır, tecrübe etti. Çok bilmenin kutsandığı bu devirde bilgiyi bile amacından saptırınca mutsuzuz görmüyor musunuz?

Bilmek güzeldir, Öğrenmeyi öğrenmek daha da güzeldir. En güzeli ise tecrübe ederek, düşünerek yeni şemaları zihnimizde oluşturduktan sonra, kısır ve kuru bilgi paketçiklerinden bilgiyi kurtarıp atıl halde kalmasına müsaade etmemektir. O meşhur soru; çok okuyan mı yoksa çok gezen mi bilir? Asıl ayrımın şurada olduğu aşikâr; ne okuduğunun farkında olup onu hayatına aktaran, tecrübeye çeviren en iyi bilir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s