Sevgili,

Seni uyarayım. Seni kesinlikle öldüreceğim ve cinayet aletim kesinlikle political correct bir silah olmayacak. Elime tutuşturdukları hiçbir metal avucuma tam oturmadığımdan değil, sırf ben öyle istiyorum diye olacak bu. Tam da şahdamarından yakalayacağım seni kaçacak bir yerin olmadığını anlayasın diye. Hayallerini de elinden alağım sonsuz merhatimden dolayı. Suyun dışında nefes almaya çalışan ve ne kadar … Okumaya devam et Sevgili,

TOMBALAK

Uzun süredir mayalandığı karanlık ve dar yollardan geçerek yolun sonunda gerçeklesen ani bir kasılma ile yeşil bir ovaya düşüverdi. Etrafında kendisine benzer bir çok tombalaktan biri olarak ilk iş kimlik edinme cabasına girdi. Hoş O gelmeden önce çoktan kimlikler basılmıstı bile. Manda,koyun,kedi,tavşan,aslan vb bircok neslin mamülüydüler. Kendine ait kaplama yaptıranlar,boncuklular gibi sınıflar için geldikleri yer … Okumaya devam et TOMBALAK

Mucizeler Çağı

Ruhumda açılan gediği hiçbir boşluk dolduramaz... Redkit isimli meşhur silahşör geriye hızlıca dönüp gölgesinin elindeki tabancayı vurduğunda mucizeler çağının nihayetine geldiydik. Değilmiki şimdiki anda kimsenin gölgesi var olmaz. Zira güneş ışınlarının bedenimize temasından sonra duvara ulaşması zamanda seyahat sayesindedir. Benzer bir anoloji ile bilincin ışığının egoya teması sonrasında oluşan gölgemizin de şimdiki anda var olamayacağını … Okumaya devam et Mucizeler Çağı

YAKAZA

Sevgili dostum lüzumsuz kalabalık ve yalnızlıktan dem vurmuş. El cevap : Kalabalık bir nicelik değil niteliktir. İnsan kişisi en çok kendine yabancılaştığında kalabalığı hisseder. Kalabalığın ise en belirgin niteliği muğlaklığıdır. Bir düş ürünü olduğu için olsa gerek. Düş konusuna gelirsek ; Chuang tzu rüyasında kelebek oldugunu gören kişi midir , kelebek mi Chuang tzu olduğunu … Okumaya devam et YAKAZA

OKTAMEGİSTUS

Dipsiz bir karanlık ve sessizlik içinde yattığı yerden aniden doğrulmak istedi. İki karış yukarıdaki sert tahtaya alnını vurdu. Sırt üstü uzanakaldığında henüz bedenini hissettiği söylenemezdi. Bir duygu varlığından ibaret olarak tekrar telaşla dogrulmaya çalıştı, tekrar alnından vurularak bir titreyiş halinde düştü. Korkuyla karışık bir öfkeyle gene denedi. Sonuç değişmiyordu… Kehribara hapsolmuş bir sivrinek gibi sanki … Okumaya devam et OKTAMEGİSTUS

Celladıma Gülümserken (İsmet Özel)

Fotoğraflar çok şey anlatır elbette. Ya arkasındaki satırlar? Herkes için olmasa da kimileri için ne kadar anlamlı ve ne kadar da dikkat çekicidir değil mi? Kaldı ki bu notlar celladına gülümseyen ve kendisinin en ücrasında yaşayan şair İsmet Özel’e aitse… Uzak nedir? Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için gidilecek yer ne kadar uzak olabilir? … … Okumaya devam et Celladıma Gülümserken (İsmet Özel)

MISIR DANESİ

Efendim, tavuk çalmanın en kolay yolu bir ipe dizilen mısırları kurbanın görebileceği bir yere bırakmak ve sonra tüm iştihasıyla onları birer birer kursağına indirmesini beklemektir. Sonrasında oltaya takılan bir balık gibi hem de hiç ses çıkaramadan ipi elinde tutan kişinin insafına kalacaktır. Bu durumda acaba biz, kursağımızın düşlediği hangi mısır danelerinin peşinden sessiz bir itaatle … Okumaya devam et MISIR DANESİ

AYKIZ

İri mavi gözlerini tavana sabitlemiş karanlıkta tavana yansıyan hareketli figürleri izliyordu. Dönüp duran gece lambasının yarattığı karagöz oyununa kendini kaptırıvermişti. Tanrılar, yarı tanrılar, belden aşağısı at yukarısı insan yaratıklar daha neler neler o küçük hayal dünyasında koşuşturuyordu. Annesinin okuduğu kitaplar ve babaannesinin anlattığı masallardaki kahramanlar cenge tutuşmuş gibiydi. İçlerinden biri beyaz sakallı yaşlı adama benzeyeni … Okumaya devam et AYKIZ

DUYUYOR MUSUN

Havada bizi çürüten birşey var Yaşlı gibi kokuyor bedenlerimiz Ekşimiş ve gevrek , Ruhlarımızı taşıyan askılar boşlukta... Havada bizi yakıp kavuran birşey var Kuruyor, Çatlaklarımızdan sızdıyoruz Keremin Aslı'dan çözemediği O son düğme elimizde Evirip çeviriyoruz...